şizofreni en ağır ruh hastalıklarından biridir. aynı zamanda ruh hastalıkları arasında hakkında en çok soru işareti bulunan hastalıklardan biridir. bu nedenle olsa gerek hakkında çok yaygın bir biçimde yanlış yargılar bulunan bir hastalıktır.
neden ?
şizofreninin nedeni, hakkındaki pek çok şey gibi tam olarak aydınlatılamamakla beraber, kesin olarak söylenebilen şeyler de vardır.
öncelikle şizofreni bir beyin hastalığıdır. vücudun herhangi başka bir bölgesiyle ilgili değildir.
hastalığın nörotransmitterlerden kaynaklı olma olasılığı yüksektir. dopamin ve serotonin adlı nörotransmitterler ile ilgili sorunlar gözlenir.
bir başka olası durum genetik faktörlerdir. normalde hastalığın görülme oranı %1 civarındayken, şizofreni hastası bir ebeveyne sahip bir kişide bu oran %10’a, her iki ebeveyni de şizofreni hastası olan bir kişide ise %40’ın üstüne çıkmaktadır. aynı genetik materyale sahip tek yumurta ikizlerinden birinin şizofreni hastası olması durumunda ise diğerinin yaşamının kalan dönemi içinde şizofreniye yakalanma oranı %50’nin üstündedir. genetik faktörlerin önemlidir ancak tek yumurta ikizlerindeki oranın %100 olmaması hastalığın tamamen genetik faktörlere bağlı olmadığını da kolaylıkla gösterir.
özellikle hamileliğin erken dönemlerinde ya da doğum sırasında maruz kalınan çevre koşulları ya da travmaların da hastalığın oluşmasında rol oynayabileceği düşünülmektedir.
bilgisayarlı tomografi görüntüleri hastaların normal bir beyin yapısına sahip olmadığını, özellikle beyin ventrikülleri ile ilgili sorunları olduğunu göstermiştir.
tüm bu nedenler olasıdır. ancak bazı hastalarda bu nedenlerden bir kısmı ya da bir çoğu görülmeyebilir.
bir şizofren nasıl davranmaz ?
bir şizofrenin nasıl davrandığından çok nasıl davranmadığını açıklamak önyargıları yıkmak açısından önemli olacaktır.
öncellikle şunu belirtmek gerekir ki sanıldığının aksine şizofrenler kişilik bölünmesi yaşamazlar. çift kişilikli değildirler. şizofrenide ani duygu değişimleri yaşanır, ancak çift kişilik sorunu görülmez.
şizofreni hastaları sanıldığının aksine şiddete çok uzak hastalardır. şiddete başvurmaları halinde bu şiddeti genellikle kendilerine uygularlar. intihar girişimi şizofrenide yaygın bir durumdur. hastaların %50’si intihara başvurur, %10’u intihar yoluyla yaşamına son verir.
şizofreni hastalarına psikopat, cani gibi saçma sapan nitelendirmelerle yaklaşılması popüler kültürün yarattığı bir erozyondur.
şizofreni hastalarının zeka sorunu yoktur, hatta bir kısmı ortalama bir insandan çok daha zekidir, yaratıcı gücü üst düzeyde insanların bir kısmının hayatının belirli bir döneminde şizofreni geçirdiği bilinir. içlerinden dahi olarak nitelendirilen insanlar da çıkmaktadır. (°bkz: john nash)
şizofreni hastalarının esas sorunu konsantrasyon eksikliği ve soyut düşünme zorluğu çekmeleridir.
bir şizofreni hastası tamamen iyileşip normal bir insan olarak hayatını sürdürebilir. bazı hastalar ise pek çok belirtiyi atlatıp görece hafif belirtilerle yaşamlarını normal bir şekilde sürdürebilirler. şizofreni tedavisi gören hastaların üçte biri, tedavi sonrası normal bir yaşam sürdürebilecek duruma gelirler.
bir şizofren nasıl davranır?
hastalığın belirtileri pozitif belirtiler ve negatif belirtiler olarak ikiye ayrılır.
pozitif belirtiler
-başkaları tarafından duyulmayan rahatsız edici sesler duymaları,
-çevrelerindeki insanların kendi düşüncelerini okuduğunu sanmaları
-çevrelerindeki insanlar tarafından yönetildiklerini düşünmeleri
-çevrelerindeki insanların kendilerine komplo kurduklarını düşünmeleri
-halisünasyonlar (varsanılar)
genellikle içinde aile bireylerinin, yakın arkadaşların ya da yakın çevredeki insanların bulunduğu, daha çok korkutucu tipte gerçek dışı olaylar görmek, sesler ya da kokular duymak. bu görüntüler, sesler ve kokular genellikle hastanın daha önce gördüğü, işittiği ya da duyduğu şeylerdir. oldukça rahatsız edicidir ve hasta genellikle bu belirtiler karşısında ani hareket değişikliklerinde bulunur.
-delüzyonlar (sanrılar)
hastanın, çevresindeki insanların aksine görüşler belirtmesine rağmen sahip olduğu yanlış inanışlara bağlanması, onları gerçek kabul etmekte ısrar etmesidir. en yaygın türleri kötülük görme sanrısı(persekusyon), üzerine alınma sanrısı(etrafındaki her olayın kendisi ile ilişkili olduğu seklindeki sanrılar); başkaları tarafından kontrol edilme sanrısı; başkaları tarafından beynine düşünce sokulması sanrısı; dini sanrılar; vücutsal sanrılar; suçluluk – günahkarlık sanrıları ve büyüklük sanrılarıdır.
negatif belirtiler
hastaların sosyal hayatlarını en çok etkileyen belirtilerdir.
motivasyon kaybı: kişinin çalışma yaşamına ve sosyal yaşantısına olumsuz yönde etki eder. hasta günlük işlerini bile yapmak istemez. ilerleyen durumlarda kişisel hijyenini bile sağlayamayacak duruma gelebilir. hastada kararsızlık ve pasiflik görülür.
toplumdan uzaklaşma: hasta arkadaşlık ilişkisi kurmakta zorlanır. kurduğu ilişkiler de genellikle yüzeyseldir ve kısa sürer.
düşünce yoksulluğu: kişi az düşünür ve az konuşur. sorulan sorulara “evet”, “hayır”, “bilmiyorum” gibi kısa yanıtlar verir ve ayrıntıları açıklamaz. uzun konuşursa düşündüklerini dolambaçlı yollardan söyleme eğilimindedir. bazı hastalarda ise çok konuşma durumu olmakla birlikte konuşmalar genellikle anlamsızdır.
negatif belirtiler depresyonun yanı sıra gelişebilir ya da antipsikotik ilaçların yan etkilerinden kaynaklanabilir.
tüm bu pozitif ve negatif belirtiler farklı hastalarda farklı farklı gelişebilir. bir hastada pozitif ve negatif tüm belirtilerin bulunması çok az görülen bir durumdur.
şizofreni tipleri nelerdir?
paranoid tip şizofreni: bu tip şizofrenlerde hastalığın normal insanlardan ayırt edilmesi oldukça zordur. çünki kişilerde hezeyanları doğrultusunda zaman zaman zaman yapabilecekleri davranış dışında etrafa garip gelebilecek çok fazla belirti yoktur. bir veya birkaç hezeyana ek olarak sıklıkla kulağa gelen sesler vardır. bu hastalar diğer şizofreni alt tiplerinde olduğu gibi garip davranışlar garip konuşmalarda bulunmazlar. hatta bazen çevrelerinde hezeyanlarına inanan insanlar bile bulunabilir.
desorganize tip şizofreni: bu hastalarda dağılmış konuşma ve dağılmış davranışlar görülebilir. yani saçma sapan konuşmalar yada etrafa saçma gelen davranışlar yaparlar. yüzlerine bakılırsa donuk bir yüz ifadesi yada mevcut durumu ile alakasız bir duygulanım gösterirler. yani ağlanacak şeye gülebilirler, gülünecek şeye ağlayabilirler. yada duygulanım ifadeleri anlamsız yere sık sık değişir.
katatonik tip şizofreni: şizofreninin bu tipinde hastalarda uzun süre aynı garip postürde duruşlar ve aşırı hareketsizlikler, açıkça amaçsız olarak yapılan ve dış uyaranlardan etkilenmeyen durumlar görülebilir. bu tip şizofreni hastaları karşısındaki insanın hareket ve davranışlarını tekrarlayabilirler.
farklılaşmamış tip şizofreni: hasta muyene edildiğinde şizofreni tanısı konur ancak yukarıdaki alt tiplerden hiçbirisi tam olarak ayırdedilemezse bu tanı konur.
tortu tip şizofreni: belirgin olarak şizofreni belirtileri artık kalmamıştır ancak daha cok duygulanımdaki kötülüğün sürdüğü ve şizotreni beliritlerinin yumuşamış halde devam ettiği durumlarda bu alt tip şizofreniden bahsedilir.
bir insan şizofreniye ne zaman yakalanabilir?
şizofreni genel olarak farklı cinsiyetler için fazla değişiklik göstermeyen bir rahatsızlıktır. ancak şizofreniye yakalanma yaşı açısından kadın ve erkeklerde farklılıklar gözlenir.
erkeklerde şizofreninin yoğun olarak gözlendiği yaşlar 16-25 yaş arası iken, kadınlarda 25-30 yaş arasında daha yaygın olarak başlar.
bununla birlikte hastalığa yakalanma oranları açısından cinsiyetler arasında belirgin bir fark yoktur ve toplumda şizofreni görülme oranı %1 civarındadır.
şizofreni nasıl tedavi edilir?
ilaç tedavisi yan etkilere ve risklere rağmen en etkili yoldur. özellikle pozitif belirtileri tedavi etmede antipsikotik ilaçlar önemlidir. en önemli yan etkiler yorgunluk, kas spazmları, tremor ve ağız kuruluğudur. bir başka önemli yan etki ise kilo alımıdır.
şizofreni tedavisinde ailenin hastaya vereceği destek çok önemlidir. psikososyal tedavi ilaç tedavisinin tamamlayıcısı olarak görev yapar.
sonuç olarak; şizofreni toplum tarafından oldukça yanlış tanınan bir hastalıktır. bu yazının amacı sözlük ahalisine şizofreniyi bir nebze de olsa doğru tanıtabilmektir.
kaynaklar:
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları, Prof. Dr. M. Orhan Öztürk
http://www.thehealthnews.org/tr/special/psikiyatri/sizofreni/mitler.htm
2 Mayıs 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
açıklayıcı anlatmışsınız teşekkür ederim
Yorum Gönder